Blogger tarafından desteklenmektedir.

6 Aralık 2017 Çarşamba

GET FREE BITCOIN...

GET FREE BITCOIN...

Captcha yoluyla günlük

https://joincoin.club/?r=1JD34aiTP9vbf9fHzL3aZBEE8FgZWaY12b

Published: By: Unknown - 03:44

2 Ağustos 2016 Salı

TÜRKLER HAKKINDA

Tarihsel pek çok karakterin Türkler hakkında söylemiş oldukları ilginç sözler;

İskoç Şair Lord ByronKılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır.
Çek Bilim Adamı Jan Amos Comenius
Türkler kahramandırlar, dostlarına zarar vermezler. Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz, sözünden dönmez, iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz. Böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzünde her zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak demektir.
Fransız Bilgin Gelland
Türkçeyi öğrenmek benim için büyük bir mutluluk oldu. Çünkü Türk'ü anlamak için kendisiyle mutlaka tercümansız konuşmalıdır. Tercüman, ışığı örten zevksiz bir perde oluyor.Alman General Helmuth Karl Bernhard von Moltke
Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür. 
Montecucco
Türkler ölmeyi biliyorlar, hem de iyi biliyorlar. Ben de ölmeyi bilen bir milletin yenilmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyim. Burada hiç yoktan ordular kurmak ve bu orduları ölüme sürüklemek mümkün. Bu imkanlardan bol bol faydalanıyorum. Fakat, meydana getirdiğim orduları sendeleten bir engel var: Türklerin yaşayan hatıraları! Üç-dört yüzyıl önce her kudreti ve her milleti yenen Türkler, şimdi de silinmez hatıralarıyla her teşebbüsü sendeletiyorlar. Hemen her yürekte bu korkuyu seziyorum. Demek ki yalnız Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım. Bu durumda ben, Türklerin düzinelerle milleti idare etmelerindeki sırrı da anlıyorum. Onlar milletleri bir kere yeniyor fakat kazandıkları zaferleri ruhlara ve nesillere nakşedebiliyorlar.
Fransız Tarihçi Albert Sorel;
Dünyada iki bilinmeyen vardır; biri Kutuplar, diğeri Türkler...
Yazar Pierre Loti
Türk'ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk'ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluyor. 
Mark Sykes
Eğer kendilerini tanımış olsaydınız, Türklere hayran olurdunuz.
Napoléon Bonaparte
İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler. 
Alman İktisatçı Fritz Neumark
Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz. 
Torquato Tasso
Türklerden bahsediyorum. Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı da inciten bir gaflet olur.Fransız Şair Alphonse de Lamartine
Irk ve millet olarak Türkler, bence geniş imparatorluklar içinde yaşayan kavimlerin en asili ve başta gelendir. Dini, sosyal ve örfi faziletleri,tarafsız kimseler için birer takdir ve hayranlık kaynağıdır.
İsveç Kralı XII. Karl
Poltava'da esir oluyordum. Bu benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi; önümde su, ardımda düşman, tepemde cehennemler püsküren güneş... Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu; yine kurtuldum. Fakat bugün esirim, Türklerin esiriyim. Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar bana yaptılar, esir ettiler. Yalnız ayağımda zincir yok, zindanda da değilim; istediğimi yapıyorum. Fakat bu defa da şefkatin, asaletin, nezaketin esiriyim. Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar. Bu kadar alicenap, bu kadar asil, bu kadar nazik bir milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak, bilsen ne kadar tatlı. - Demirbaş Şarl
Arap Tarihçi İbn-i Hassul
Seceat ve cesaret bakımından Türklerden üstün; büyük hedeflere ulaşmak bakımından da onlardan dirayetli hiçbir kavim yoktur. Cenab-ı Hak onları aslan sıfatında yaratmıştır.
İngiliz Komutan Charles V. F. Townshend
Savaşın zevkini almak isteyen herkes Türklerle savaşmalıdır.
Lady Mary Wortley Montagu
Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerilerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk kadını canlı bir inci ve paha biçilmez bir pırlantadır. 
Ressam Alexandre-Gabriel Decamps
Türk'ün güzel yüzünü, kuvvetli endamını pırıltılı kostümünü, zarif tavırlarını, kibar gülüşünü, aslanca kükreyişini fırçayla göstermek mümkündür. Fakat pek güç olan, Türk'ün özünü göstermektir. Bu öz, ayışığı gibi görülür fakat gösterilemez.
Genç William Pitt
Türklerin biricik sevdikleri şey hak ve hakikattir. Ve hiçbir haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.
Kayzerling
Türkler muhakkak ki Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en halis efendi millettir. - 
Baron Büsbek
Türk toplumunda kişisel nitelik ve değer dışında hiçbir şeye önem verilmez.
General Hamilton
Dünyada, Türklerden başka hiçbir ordu bu kadar süre ayakta duramaz. 


Kaynak:http://trend.mynet.com/tarihsel-karakterlerin-turkler-hakkinda-soyledigi-21-enteresan-soz-1059656
Published: By: Unknown - 14:54

OECD Reform Dedi !


OECD Genel Sekreteri Angel Gurria 2016 yılı için Türkiye ekonomisinin %4 civarında büyüyeceğini tahmin ettiklerini fakat güçlü ve kalıcı büyüme için birtakım reformlara ihtiyaç olduğu üzerinde durdu.

Geçtiğimiz günlerde Gaziantep'te Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile birlikte Gaziantep'de ortak bir basın toplantısı yapan OECD genel sekreteri Angel Gurria Türkiye'ye dair çalışma raporunun ayrıntılarına yer verdi. Buna göre Türkiye kalıcı büyüme için eğitim ve araştırmaya daha fazla yatırım yapmalı, ticari anlaşmaları detaylandırmalı ve "hukukun üstünlüğünü güçlendirmeli". 

Bu rapora göre;
iş gücü yeterince kalifiye değil ve bu istihdam maliyetini artıran bir etken,
ek olarak ülkenin katma değeri yüksek ihracat potansiyelinin çok altındayız.
Ne var ki yılın ilk çeyreğinde % 4,8 ile  büyüdük ve beklenenin üzerinde bir büyüme hızı tutturduk.  Rapora göre bu Türkiyenin olumsuz koşullara dayanıklı olduğunun bir göstergesi.

Raporda, "sürdürülebilir bir büyüme için iç tasarruflar artmalı, iç ve dış kaynak talebi dengesi yeniden kurulmalı" denmekte ayrıca Türkiye hükümetinin halihazırda planlamış olduğu eğitim, idare, iş piyasası esnekliği ve vergilendirme gibi başlıklarda reformların yapılmasını önermekte. 

Tavsiyeler arasında  ayrıca tüketici kredisinin kontrol altına alınması ve iç tasarrufları yükseltmek için özel emekliliğin teşvik edilmesi de var.




Kaynak:http://finans.mynet.com/haber/detay/dunya/oecd-turkiyede-guclu-ekonomik-buyume-icin-reform-sart/120499/
Published: By: Unknown - 14:25

KREDİ NOTLARI ÜZERİNE


Kredi notları bankalarca belirlenen ve kişilerin bankacılık ürünlerini (krediler, kredi kartları gibi ) ne düzeyde kullanacaklarını belirlemede faydalanılan bir kriterdir. Kredi notunuzu esasen bankacılık sisteminde yaptığınız  kredi geri ödemeleri, kredi kartı borç ödemeleri önemli düzeyde etkiler. Hele ki bu ödemeleriniz düzenli ve zamanındaysa gelirinizle doğru orantılı olarak yüksek kredi notuna sahip olabilirsiniz. Tabi tersi durumda (düzensiz ödemeler, zamanında borçların ödenmemesi vs.) kredi notunuzun düşmesi de kuvvetle ihtimal. Peki hiç kredi notunuz yoksa ? Düşük ihtimal de olsa bir birey hiç kredi almamış ve kredi kartı vs. kullanmamışsa bankacılık sisteminde kullanılabilecek bir kredi notu olmayabilir. 
Buraya kadar her şey yolunda diyebiliriz. Peki bir gün kaçırmak istemediğin bir fırsat doğdu (Ev, araba, yazlık artık neyse) ve biraz da maddi desteğe ihtiyaç duydun...Eyvah kredi notun yok !
Hemen telaş yapmayalım zira çözüm yolu her zaman var. İlk olarak kredi notu olmadığı için kredi kullanamama olayı her bankada aynı durumla sonuçlanmıyor, düzenli gelir ve banka görevlileriyle yapılan görüşmeler durumu düzeltmenize yardımcı olabilir. 
Bunun dışında ilk önerilen küçük limitli bir kredi kartı kullanmaktır. Düzenli ödemelerle bir profil oluşturmak oldukça işe yarayabilir. Birkaç ay sonra kredi notunuz 0 'dan daha iyi düzeylere gelecektir. Bu yolla ihtiyacınız olan krediyi kullanabilirsiniz.
İşte bu kadar basit...

Published: By: Unknown - 13:54

BİREYSEL EMEKLİLİKTE YENİ DÖNEM



Hatırlanacağı üzere bireysel emekliliğe ilişkin yeni bir düzenleme geçtiğimiz günlerde TBMM'ye  gönderilmişti. Peki bu yeni düzenleme hangi esasları barındırıyor ve yeni diye nitelendirilen  hangi unsurları içeriyor kısaca göz atalım.

Buna göre bireysel emekliliğe katılım OTOMATİK olarak 45 yaş altında bulunan her çalışan için geçerli olacak.

Prime esas kazancın %3 kadarlık kısım kesintiye uğratılarak bireysel emeklilik sistemine aktarılacak.

1 Ocak 2017 itibariyle 45 yaş altı her çalışanın otomatikman geçeceği bireysel emeklilik sisteminde çalışanlar 2 aylık katılım süresinin ardından istedikleri zaman sistemden çıkabilecekler.

Bireysel tasarruf eğilimi oluşturmada olumlu bir pekiştireç olacağı düşünülen bu sistemin bireysel emeklilik fonlarının daha etkin kullanılması anlamına da geldiği bazı çevrelerce dile getirilmekteyse de fon yöneticilerinin performanslarından sorumlu tutulması gerektiği gibi farklı sesler de duyulmuyor değil. 
Published: By: Unknown - 09:28

12 Şubat 2016 Cuma

MUHASEBE KONGRELERİ



            
"Türkiye Muhasebe Kongreleri"nin, ülkemizde muhasebe mesleğininin gelişmesi üzerinde önemli etkileri olduğu aşikardır.  İlki 1957'de toplanan Kongrelerde pek çok alanda faaliyet gösteren meslek mensubuv bir araya gelerek, muhasebe mesleğinin sorunlarını tartışmışlardır. Zaman zaman tansiyonu yükselen tartışmalara karşın, çıkarları birbiriyle  çelişen bu gruplar, muhasebe mesleğinin geleceği konusunda önemli görüşler ortaya koymuşlar ve kararlar almışlardır. Ne var ki alınan bu Kongre kararlarından bir çoğu uygulanamamıştır. Genel hatlarıyla Türkiye Muhasebe Kongreleri'nin, yerleri, tarihleri ve konuları dönemler açısından aşağıdaki gibidir.

    1850-1925 DÖNEMİ
Ülkemizde muhasebenin belli bir disipline bağlanması 1850 tarihli “Kanunname-i Ticaret” ile başlar. 1807 tarihli Fransız Ticaret Kanunu’nun tercümesi olan bu metin,tüccarların tutmakla yükümlü bulundukları defterler hakkında hükümler getirmiştir. 
Batı ülkelerinde de olduğu gibi,muhasebe konuları ülkemizde uzun süre ticaret muhasebesi veya genel muhasebe çerçevesinde kalmıştır.1854 Kırım Savaşı’ndan sonraki dönemde yabancı sermayenin faaliyet göstermiş olduğu alanlarda da genel muhasebe esasları geçerli olmuştur.

 1926-1938 DÖNEMİ 
1926 yılında yürürlüğe giren Ticaret Kanunu’nda;şirket hesaplarının tutuluş şekli ile kârın hesaplanması üzerinde durulmuş,ayrıca hesap dönemleri ile sınırlı olarak envanter çalışmaları,bilanço ve K/Z tablolarının düzenlenmesi gibi hususlarda belli esaslar getirilmiştir. 1933 yılından itibaren,devletçilik tatbikatına bağlı olarak iktisadi devlet teşekküllerinin temelini teşkil etmek üzere kurulan Türkiye Sanayi ve Maden Bankası ile buna bağlı fabrikaların muhasebe organizasyonu,daha sonra ise Sümerbank’ın genişleyen faaliyetlerinin doğal bir sonucu olarak Almanlar tarafından yapılan maliyet muhasebesine ilişkin çalışmalar, hem kamu hem de özel sektör çerçevesinde faaliyette bulunan işletmelere örnek olmuştur. 

1933-1947 DÖNEMİ 
İktisadi devlet teşekküllerinin faaliyetlerini düzenlemek üzere 1938 yılında yürürlüğe girmiş bulunan 3460 sayılı kanun aynı zamanda “işletme bütçesi” tatbikatına yol açmakla gelişmeleri daha da ileri götürmüştür.Burada özellikle ll.Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda, devletçe yapılan fiyat kontrolüne ilişkin uygulamalar işletmeleri ayrıca maliyet hesaplama usulleri ile muhasebe konuları üzerine eğilmek durumunda bırakmıştır.   
 1948-1960 DÖNEMİ 
            II.Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından savaş ekonomisinden çıkılarak batı ülkeleri ile artmaya başlayan ilişkilerle birlikte ülkemiz yeni iktisadi ve mali sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.Özellikle hazırlıkları tamamlanıp 1950 yılında yürürlüğe girmiş bulunan gelir vergisi reformuna ilişkin mevzuat,eskisine kıyasla çok geniş bir mükellef zümresini muhasebe konularıyla yakından ilgilenme durumunda bırakmıştır1960 SONRASI DÖNEMİ  
1960 yılından sonra ülkemizde başlayan planlı kalkınma dönemi ile birlikte,gerek kamu sektöründe,gerekse özel sektörde faaliyette bulunan işletmelerden, özellikle plan hedeflerine uygun yatırım harcamalarına girişenleri,yeni muhasebe tekniklerini de izlemek mecburiyetinde bırakmıştı
Özellikle 1964 yılında iktisadi devlet teşekküllerinin mali işler ve muhasebe düzenlerini tarihi gelişimi içinde inceleyip tüm teşekküllerde uygulanabilir yeknesak bir sistem geliştirmek amacıyla muhasebe teorisi ile uğraşanlarla uygulamacılardan oluşan bir çalışma komisyonu kurulmuştur. 1971 yılında “Tek Düzen Muhasebe Uygulama Komisyonu” tarafından hazırlanan Tek Düzen Muhasebe Sisteminin Genel Muhasebe bölümü 1972 yılında uygulamaya konmuştur.

1974 yılında Tek Düzen Muhasebe Sisteminin uygulanmasında karşılaşılan güçlükler ve noksanları inceleyerek sonuçlandırmak üzere bir komisyon kurulmuştur.Bu komisyonun yaptığı çalışmalar sonucu 1976 yılında maliyet muhasebesi hesap çerçevesini ihtiva eden “Tek Düzen Maliyet Muhasebesi Rehberi” hazırlanmış ve 1977 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.

1980’den sonra Türk Ekonomisinde pazar ekonomisi uygulamasına geçiş ve dışarıya açılma hareketleri yabancı sermayenin ülkemize girmesinin yoğunlaşması ile Türk Ekonomisinde meydana gelen bu yapısal değişim 1981’de  amacı, “tasarrufların menkul kıymetlere yatırılarak halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak sermaye piyasasının güven, açıklık ve kararlılık içinde çalışmasını,tasarruf sahiplerinin hak ve yararlarının korunmasını düzenlemek ve denetlemek” olan Sermaye Piyasası Kanunu’nun çıkmasına ve ardından da 1982 yılında kuruluş amacı, “Menkul Kıymetler ve Sermaye Piyasası ile ilgili kuruluşlar hakkındaki kanunun aydınlatılması,borsanın gelişmesine ve yaygınlaşmasına zemin hazırlanması,Sermaye Piyasası’nda sağlıksız gelişme eğilimlerini önlemek, ilgili kuruluşları yurt ekonomisi yararına yönlendirmek ve halkın iktisadi kalkınmaya etkin ve yaygın bir şekilde katılmasını sağlamak” olan Sermaye Piyasası Kurulu’nun oluşmasına neden olmuştur.  

1.6.1989 tarihinde kabul edilen 3568 sayılı “Serbest Muhasebecilik,Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu”işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir bir şekilde işleyişini sağlamak,faaliyet sonuçlarını ilgili mevzuat çerçevesinde denetlemeye,değerlendirmeye tabi tutarak gerçek durumu ilgililerin ve resmi mercilerin istifadesine tarafsız bir şekilde sunmak ve yüksek mesleki standartları gerçekleştirmek üzere “Serbest Muhasebecilik,Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavir Odaları,Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavir Odaları Birliği’nin”kurulmasına karar verilmiştir.

Dünya Çapında gerçekleşen politik, ekonomik, sosyal, teknolojik ve insani kaynak değişimlerinden etkilenmeksizin aynı kalan hiçbir meslek yoktur. İşletmeler hatta sektörler birleşmekte, yeni meslekler ortaya çıkmaktadır. Bu değişimde teknolojik gelişmelerin modern yaşamın her alanında etkisini göstermesi büyük rol oynamıştır.Muhasebe mesleğinin, piyasada başarılı bir şekilde rekabet edebilen ve kamu çıkarını koruyan saygı değer ve değerli bir meslek olarak kalabilmesi için değişiklikleri öngörmek ve değişikliklere liderlik edebilecek bir yapılanma içinde olması kaçınılmazdır.




Kaynak:http://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/erdogan/008/
Erdoğan AVDER/Geçmişten Günümüze Muhasebe Mesleği
Published: By: Unknown - 06:47

FİNANSAL RAPORLAMA



İşletmeler, gerek işletme içindeki gerekse işletme dışındaki çeşitli kullanıcıların istifadesine sundukları finansal bilgileri finansal tablolarında gösterirler. Söz konusu finansal tabloların oluşturulması işlemi finansal raporlama olarak adlandırılır. Buradan da anlaşılacağı gibi finansal tabloların (bu yolla finansal raporlamanın) temel amacı, bu tabloları kullananların işletme ile ilgili kararlar alabilmesine yardımcı olmak maksadıyla, işletmenin finansal durumu, performansı ve fon akımları ile ilgili bilgi sunmaktır. Finansal tablo kullanıcıları genel olarak aşağıdaki gruplardan oluşur. Bu gruplara işletmenin paydaşları da denilir.

  • Mevcut işletme sahipleri (mevcut ortaklar)
  • Potansiyel yatırımcılar
  • Borç verenler (kreditörler)
  • Çalışanlar
  • Yöneticiler
  • Tedarikçiler
  • Müşteriler
  • Devlet
  • Kamu
Tabii ki her grubun işletmeden beklentisi farklıdır, bu nedenle finansal tablolardan elde etmek istedikleri bilgi ihtiyaçları da farklıdır. Finansal tablolar tüm paydaşları dikkate alır ve hepsinin ortak ihtiyaçlarını karşılayacak bilgileri sunar. İşletmelerin hazırladıkları ana mali tablolar bilanço, gelir tablosu ve nakit akım tablosudur. Bunların dışındaki mali tablolar ise, özkaynaklar değişim tablosu, fon akım tabloları, kâr dağıtım tablosu, satışların maliyeti tablosudur.

 Bilanço:  Bilanço bir işletmenin belirli bir tarihte (örneğin 31 Aralık tarihinde) sahip olduğu varlıkları, borçları ve özkaynakları gösteren mali tablodur. Bir işletmenin varlıklarının değeri, borçları ve özkaynaklarının toplam değerine eşit olmalıdır. Varlıklara bilançonun aktifi, borçlar ve özsermayeye ise bilançonun pasifi denir.

Varlıklar işletmenin mevcutları (kasadaki parası, bankadaki parası, makine teçhizatı, stokları vb.), alacakları ve haklarıdır (patent, isim hakkı, telif hakkı vb.).  İşletmenin varlıkları dönen varlıklar ve duran varlıklar olarak iki gruba ayrılır. Dönen varlıklar nakit ve bir yıl içinde nakde dönüşmesi beklenen varlıklardır. Dönen varlıklara çalışma (işletme) sermayesi ismi de verilir. En önemli dönen varlık kalemleri; hazır değerler (kasa ve bankadaki para), işletmenin kısa dönemli nakit fazlasını değerlendirmek için sahip olduğu hazine bonosu ve devlet tahvili gibi menkul kıymetler, stoklar, ticari alacaklar, hizmetten yararlanmadan yapılan peşin ödemeler (gelecek aylara ait giderler) ve mal teslim alınmadan verilen peşinatlardır (verilen sipariş avanslar). Duran varlıklar ise işletmenin bir yıldan fazla bir süre ile yararlanmayı beklediği varlıklardır. Duran varlıklar mali duran varlıklar, maddi duran varlıklar ve maddi olmayan duran varlıklar şeklinde sınıflandırılır. Mali duran varlıklar, işletmenin diğer işletmelerdeki ortaklık haklarını temsil eden iştirak ve bağlı ortaklık şeklindeki yatırımlardır. Maddi duran varlıklar işletmenin sabit sermayesini teşkil eden arazi, bina, makine ve teçhizat, taşıtlar, döşeme ve demirbaşlar gibi varlıklardır. Maddi olmayan duran varlıklar ise, fiziki bir yapısı olmayan, işletmenin bir bedel ödeyerek tedarik ettiği ve işletmeye belirli bir işi yapma, ürünü üretme, ismi kullanma, yayını basma gibi haklar veren patent, lisans, isim hakkı, telif hakkı vb. varlıklardır. Ayrıca, vadesi bir yılı geçen ticari alacaklar, bir yıldan sonra yararlanılacak hizmetler (gelecek yıllara ait giderler) ve bir yıldan sonra teslim alınacak mallar için ödenen peşinatlar da duran varlıklar içinde gösterilir.

Borçlar, işletmenin nakit ödeme, mal teslimi veya hizmet sunumu şeklinde yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülükleridir. Borçlar kısa vadeli borçlar ve uzun vadeli borçlar olarak iki gruba ayrılır. Kısa vadeli borçlar bir yıl içinde yerine getirilmesi gereken yükümlülükler, uzun vadeli borçlar ise vadesi bir yıldan fazla olan yükümlülüklerdir. Borçlara örnek olarak; banka kredileri, ticari borçlar, mal teslim edilmeden alınan peşinatlar (alınan avanslar), hizmet sunulmadan yapılan tahsilatlar (gelecek aylara veya gelecek yıllara ait gelirler), ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler (sosyal sigorta primleri gibi) gösterilebilir.

Özkaynaklar (özsermaye), işletmeye ortaklar (işletme sahipleri) tarafından yatırılan kaynaklardır. Özsermaye içinde, ortakların nakdi veya ayni olarak koydukları kaynaklar (ödenmiş sermaye) ile dağıtılmamış kârlar (yedekler) bulunur.

Gelir tablosu, bir işletmenin belirli bir dönemde (örneğin 1 Ocak - 31 Aralık dönemi) elde ettiği tüm gelirler ile, bu gelirleri elde ederken katlandığı giderleri ve bunların sonucunda işletmenin elde ettiği net kâr veya zararı gösteren mali tablodur. Gelir tablosunda öncelikle işletmenin mal satışı veya hizmet sunumundan elde ettiği satış geliri bulunur. Bundan satışların maliyeti (satılan malların veya hizmetin maliyeti) çıkarılarak brüt satış kârı elde edilir. Brüt satış kârından faaliyet giderleri olarak isimlendirilen araştırma ve geliştirme giderleri, pazarlama, satış ve dağıtım giderleri ile genel yönetim giderleri çıkarılınca faaliyet kârına ulaşılır. Faaliyet kârına faiz gelirleri, kambiyo gelirleri temettü gelirleri gibi diğer gelirlerin eklenmesi; komisyon giderleri, kambiyo zararları gibi diğer giderlerle finansman giderlerinin çıkarılması sonucunda bulunan değer dönem kârıdır. Dönem kârından, ödenecek kurumlar vergisi çıkarılarak net dönem kârına ulaşılır.

Nakit akım tablosu, işletmeye belli bir dönemde giren nakit ile belli bir dönemde çıkan nakit ve nakit girişlerinin kaynaklarını, nakit çıkışlarının kullanım yerlerini gösteren mali tablodur.

Özkaynaklar değişim tablosu, bir dönemde özkaynak kalemlerinde meydana gelen artış veya azalışları ve bu artış veya azalışların kaynaklarını gösteren mali tablodur.

Fon akım tabloları, işletmenin bir dönemdeki nakit dışındaki (örneğin çalışma sermayesi) fonlarının kaynakları ile kullanımlarını gösteren finansal tablodur.

Kâr dağıtım tablosu, işletmenin dönem kârını ne şekilde dağıttığını (temettü, yedekler vb.) gösteren finansal tablodur.

Satışların maliyeti tablosu, gelir tablosundaki satışların maliyetinin ne şekilde teşekkül ettiğini gösterir. Bu tablonun; direkt ilk madde ve malzeme giderleri, direkt işçilik giderleri, genel üretim giderleri, yarı mamul stoklarında değişim, mamul stoklarında değişim gibi bölümleri vardır.




Kaynak: http://www.abigem.org/appmanager/tr/portal?_nfpb=true&_pageLabel=pageKobiFinans&nodeName=KobiFinans_06
Published: By: Unknown - 06:32

 

AdsYeni1